Reşad Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi için yaptırdığı yapı çizimlerinden bir seçki Fotoğraf: Mustafa Hazneci (Salt)

Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi’nin, dolayısıyla serginin modu da melankolidir. Sergiye hakim olan melankoli yalnızca Koçu’nun yoksunluğu ve yalnızlığından kaynaklı arşivin düzensiz yapısından, ya da onun ölümünü takiben arşivin parça parça satılarak eksilmesinden ve zaman içinde hırpalanmasından dolayı değildir. Özellikle 1960’larda İstanbul büyük bir değişim geçirir, yıkım ve Koçu’nun kaybettiğini düşündüğü “ayaktakımının” İstanbul’u melankoliyi besler.
(Gülce Özkara ve Masum Yıldız)

İstanbul’da gerek kütüphanesiyle gerek restoranı ve kitapçısıyla, ya da bazen sırf tarihi binasında oturup manzarayı seyretmek için uğrak noktalarımızdan olan Salt Galata’da 24 Mayıs’ta yeni bir sergi açıldı. Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi arşivini bizlerle buluşturan, eserini tamamlayamadan göçen araştırmacının notlarını, ansiklopedinin eksik maddelerini su yüzüne çıkaran bu serginin modunu Salt’ın Programlar Sorumlusu Gülce Özkara ve Arşiv Uzmanı Masum Yıldız “melankoli” olarak açıklasa da serginin her bir ziyaretçisi, kendi deneyimiyle eşsiz bir moda sürükleniyor.

İstanbul Ansiklopedisi ile ilgili bir grafik tasarım dosyasından yazı karakteri çalışması örneği. Kadir Has Üniversitesi Bilgi Merkezi – Salt Araştırma, Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi

Hitit Mod, “ayın sanat keşfi” bölümünde okurlarını günümüz İstanbul’unda, tarihte eşine rastlanmayan bir ansiklopedi girişiminin tozlu sayfalarında keyifli bir yolculuğa davet ediyor. Bu yolculuğun kısa sürmeyeceğini baştan belirterek hem bu ilgi çekici serginin hem de İstanbul’un tadını çıkartmak için zamanınızın bir kısmını ayırmanızı öneriyor.

Salt Galata’ya daha önce hiç uğramadıysanız, bu sergi vesilesiyle Fransız asıllı Levanten mimar Alexandre Vallaury tarafından Bank-ı Osmanî-i Şahane (daha sonra Osmanlı Bankası) için tasarlanmış yapıyla tanışabilirsiniz. Kamondo Merdivenleri ile bakışan yapı, sokağın isminden de anlaşılacağı üzere bir dönemin önemli bankalarına ev sahipliği yapan Bankalar Caddesi üzerinde bulunuyor. 1892-1999 yılları arasında Osmanlı Bankası’nın genel müdürlük binası olarak kullanılan ve zaman içinde çeşitli yapısal müdahalelere uğrayan yapı; özgün mimari karakterini ortaya çıkaran yeniden işlevlendirme çalışmasının ardından Kasım 2011’de Salt Galata olarak hizmete girdi. Yapının yeniden işlevlendirme çalışması Han Tümertekin yönetiminde Mimarlar Tasarım tarafından birçok farklı mimar ve tasarımcının katkılarıyla gerçekleştirildi. Salt Araştırma mekânları ŞANALarc, oditoryum Zoom/TPU, atölyeler Arif Özden ve Tanju Özelgin, ofisler SUPERPOOL, danışma, sergi alanları ve oditoryum fuayeleri ile bu üç kattaki ıslak hacimler Autoban, dükkân Ömer Ünal, Neolokal ve kafe Aslıhan Demirtaş (KHORA), yönlendirme programı ve tasarımı ise Koray Özgen imzası taşıyor. 2017 yılında ise ŞANALarc tasarımı Salt Araştırma Ferit F. Şahenk Salonu, bina programına eklendi.

Salt Araştırma

Yapıyla karşılaşmadan önce bunları bilmek, her bir detaya daha meraklı gözlerle bakmamıza neden oluyor. Devasa kapıdan girip, etkileyici bir boşlukla selamlaştıktan sonra birkaç basamak çıkıp giriş kattaki seyir noktasından Haliç ve Tarihî Yarımada manzarasını izleyebilirsiniz. Yine giriş katındaki kafe ve Robinson Crusoe 389 kitabevine uğrayabilir, Michelin’den Yeşil Yıldız alan Neolokal’de yemeğinizi yiyebilirsiniz.

Ya da hemen sergiyi gezmeye başlayabilirsiniz.

 Sanatçı Cem Dinlenmiş İstanbul Ansiklopedisi’nden yola çıkarak yaptığı illüstrasyonları ile sergiye katkı sağladı. Cem Dinlenmiş, Bkz., 2023. Fotoğraf:  Mustafa Hazneci (Salt)

Mimarlık tarihçisi Bülent Tanju, araştırmacı Cansu Yapıcı, Salt’tan Gülce Özkara (Programlar Sorumlusu) ve Masum Yıldız (Arşiv Uzmanı) tarafından, Emirhan Altuner (Tasarım ve Prodüksiyon) ile Kadir Has Üniversitesi iş birliğinde hazırlanan Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, tarihçi ve romancı Reşad Ekrem Koçu’nun (1905-1975), ömrünün büyük kısmını adadığı İstanbul Ansiklopedisi’nin yayımlanmamış bölümlerine ışık tutuyor. 

​Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi sergisinden görünüm, Salt Galata, Mayıs 2023. Fotoğraf: Mustafa Hazneci (Salt)

Sergi, Reşad Ekrem Koçu tarafından kaleme alınan, 1944 Kasım’ında fasiküller hâlinde yayımlanmaya başlanan ve G harfine kadar ulaşan 11 cildi basılan  İstanbul Ansiklopedisi’nin tasarım aşamasında kalan maddelerine odaklanıyor. Kendi ifadesiyle İstanbul’un “muazzam kütüğü”nü çıkarma amacıyla yola çıkan Koçu’nun ardında bıraktığı metin taslakları, kupürler, kolaj ve çizimlerin oluşturduğu malzemeyle sergi, bu kütüğü muazzam yapanın ne olduğunu, ansiklopedinin kendine mahsus yönlerini araştırmaya çalışıyor. 

Reşad Ekrem Koçu, 1905 yılında İstanbul’da doğmuş. 1921’de Bursa Lisesi’nden, 1931’de İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun olmuş. Tarih öğretmenliğinin yanı sıra çeşitli dergilerde makaleler yazarak geçimini sağlamış. Tarihî romanlar ve belirli bir tarihî şahsiyeti anlatan romanlaştırılmış monografiler yayımlamış. “Bundan sonra, üzerinde belki de ömrümü yıpratacağım” dediği ansiklopedi için gerçekten de ömrünün sonuna kadar çalışmaya devam etmiş. Düzensiz aralıklarla yayımlanan 34 fasikülün ardından 1951 yılında ekonomik nedenlerle ansiklopediye ara vermek zorunda kalmış. 1958’de birinci fasikülden itibaren yeniden yayımlanmaya başlayan ansiklopedinin bu macerası 173 fasikül ve 11 cilt sürmüş. 1973 tarihli fasikülle beraber İstanbul Ansiklopedisi'nin yayın hayatı son bulmuş, iki yıl sonra, 6 Temmuz 1975’te ise ansiklopedisi uğruna babadan kalma köşkünü, parasını ve sağlığını kaybeden Koçu, vefat etmiş. 

Sanat tarihçisi Semavi Eyice, “İstanbul Ansiklopedisi'nin yarım kalmasının başlıca sebeplerinden biri tarihe geçecek derecede önemi olmayan kişilere uzun sayfalar ayırması, bunların yazdıkları veya onlar için yazılmış birtakım manzumelerin tamamına yer vermesidir” diyor. Hayırsever bir paşanın, cami inşa ettirdiği semtin meczubuyla aynı sayfada yer alabildiği İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul sokaklarının beklenmedik karşılaşmalara olanak tanıyan yapısını eserin sayfalarına yansıtıyor. Bu isimler sergi kapsamında Salt Galata’ya da rastgele bir düzende yerleşiyor.

“Memleketlerinde evli, ve hatta çocukları olanlar, oğlunu da yanına alıp gelenler İstanbul’da bekâr uşağı olmuşlardır. Ancak İstanbul’da evlenenlerdir ki bekâr uşağı nizâmına tâbî olmaktan kurtulmuş, İstanbul’un kendi halkından sayılmıştır.”

Koçu’nun 19. yüzyıl başlarından 20. yüzyıl ortasına uzanan bir zaman diliminde Galata ve yakın çevresine dair yarattığı müstesna kent imgesini ve sakinlerini gündeme getiren İstanbul Ansiklopedisi’nde “bekâr uşakları”, “ayaktakımı”, “şübheli”, “kopuk”lar; vakalar, araştırmalar, şehrin tekinsiz unsurları, kayıp isimleri, sokağın farklı sesleri; İstanbul’un gelenekleri, giyim kuşamı, gündelik yaşamı yer buluyor. Bazı maddelerin sonunda yer alan “hakkında başka kayda rastlanmadı” ibaresi, başka yerde kaydı olmayanların şehrine bakarak resmi tarih yazımının dışına çıktığı noktayı vurguluyor ve sergi de adını buradan alıyor. Ansiklopedi maddelerinden yola çıkarak adlandırılan bölümlerin başlıkları da keyifli, ve “melankolik” bir sergi deneyiminin kapısını aralıyor:

“Ancak İstanbul’da Evlenenlerdir ki İstanbul’un Kendi Halkından Sayılmıştır”
“Vak’anın Adli Safhası Tespit Edilemedi”
“Güllü Çorab Hediye Etmek Aşırı Alâka ve Muhabbet Eseri Bilinirdi”
“Bu Şehir Kütüğünde Elbet ki Anılacak İnsanlar”
“Haliç Kenarında İki Yalı Boyu: Galata ve Eminönü”
“Nereye Gidiyorlar Bu Çocuklar, Küçük Delikanlılar, Kızlar ve Genç Kadınlar?”

29 Ekim’e dek devam edecek sergi paralelinde, Kadir Has Üniversitesi’nin yaklaşık 40 bin ögelik bir belge grubu hâlinde devraldığı arşivin dijital ortama aktarılarak çevrimiçi erişime açılması planlanıyor. 19. ve 20. yüzyıl İstanbul’una farklı bir bakış açısı getirmeyi amaçlayan sergi ve arşiv projesine, çeşitli disiplinlerden araştırmacıların katkılarıyla hazırlanan bir e-yayın da eşlik edecek. Sergi kapsamında söyleşiler ve çeşitli etkinlikler düzenlenecek.