Gucci’nin 2019 “Men’s Tailoring Campaign” kampanyasından. (Gucci ve Victoria and Albert Museum’un izniyle, Londra)

Uluslararası Venedik Film Festivali, bu yıl 31 Ağustos-10 Eylül tarihleri arasında, Lido adasında gerçekleşti. Edebiyatseverlerin Thomas Mann'in “Venedik’te Ölüm” kitabından bildiği, sinemaseverlerin ise Sinema Bienali mekânı olarak yıllardır takip ettiği ada her festival zamanı yalnızca sinema sektörünün değil moda sektörünün de ilgi odağı oluyor. Oyuncuların açılış ve kapanış gecelerinde, galalarda, ödül törenlerinde giydiği “kırmızı halı kıyafetleri” çoğu zaman oynadıkları filmlerden daha fazla dikkat çekiyor. 2017 yılında Luca Guadagnino’nun yönettiği “Call Me by Your Name” filmi ile ünlenen Timothée Chalamet, yine aynı yönetmenle bir araya geldiği “Bones and All” filmi için Venedik’teydi ve filmden çok Timothée Chalamet’in sırtı açık, kırmızı kıyafeti konuşuldu.

Bu kıyafet Timothée Chalamet’nin ses getiren Haider Ackermann tasarımlarından yalnızca biri. Venedik’ten Londra’ya uzanalım ve ünlü oyuncunun bir önceki Venedik Film Festivali’nde taşıdığı ceketin sergilendiği Victoria & Albert Müzesi’nin (V&A) güncel sergisine bakalım. Hitit Mod’un keşif radarına takılan “Fashioning Masculinities: The Art of Menswear” isimli bu sergi sanatı, tasarımı ve modayı bir araya getiriyor.

Erkek giyiminin yüzyıllar içinde geçirdiği değişimin izini süren sergi; tasarımcılar, modacılar, terziler ve onların müşterileri aracılığıyla erilliğin inşa ve icra ediliş süreçlerine bakıyor. Gucci’nin işbirliğiyle düzenlenen serginin yerleşimini, mimar Jayden Ali tarafından kurulan JA Projects tasarlamış. Erkek giyim kuşamının gücü, sanatsallığı ve çeşitliliğine ışık tutan sergi “Undressed” (Çıplak), “Overdressed” (Aşırı Giyinmiş), “Redressed” (Yeniden Giyinmiş) ve “Dressed” (Giyinmiş) temaları altında düzenlenen 4 bölüm ile müzenin üç galerisine yayılıyor. JA Projects, antikiteden günümüze uzanan serginin mekân tasarımını, meydan anlamına gelen “piazza” ile canlı ve enerjik olma halini tanımlayan “Pizzazz” kelimelerini bir araya getirerek “from Piazza to Pizzazz” söylemiyle tanımlıyor.

Önde gelen modacıların işlerinden klasik heykellere, Rönesans tablolarından ikonik fotoğraflara 100’e yakın tasarım ve sanat nesnesine yer veren sergi, Craig Green’in hem eril bedeni hem de eril geleneği yapısökümüne uğratan İlkbahar-Yaz 2021 kreasyonundan bir tasarım ile başlıyor.


Craig Green, İlkbahar-Yaz 2021 (Fotoğraf: Amy Gwatkin. Victoria and Albert Museum’un izniyle, Londra)

 Klasik antikitenin Avrupa erkeklik idealini nasıl etkilediğini inceleyen “Undressed” temalı ilk bölümde ziyaretçi klasik proporsiyon ve idealleri yansıtan heykellerle çevriliyor. Bu bölümde erkek bedenini idealize etme geleneğini vurgulayan heykeller David Hockney, Lionel Wendt, Zanele Muholi, Del LaGrace Volcano’nun fotoğraf ve baskı çalışmalarındaki çağdaş temsillerle bir araya geliyor.

Serginin ikinci bölümü “Overdressed”, ziyaretçiyi şaşaalı silüetlerin, bol renk ve malzemenin öne çıktığı, şık bir erkek gardırobuna götürerek güç, refah ve bireyselliğin sembolü olarak gösterilen lüks erkek giyimini araştırıyor. Bir kır evinin odalarını andıran mizansen ile kurgulanan sergide ziyaretçinin, tüm konukların abartılı giydiği bir ev partisine davet edilmiş gibi hissetmesi amaçlanmış. Bu oyuncu tasarımı vurgulamak için ölçekler ve renklerde de aşırılığa kaçan bir yaklaşıma gidilmiş. Hatta bu bölümün renk paletini oluşturmak için mimar “Diary of a Victorian Dandy: 17.00 hours” isimli fotoğraftan yola çıkmış.

Üçüncü bölüm “Redressed”; ziyaretçiyi endüstrinin kitlesel üretimi ve ritmik tekrarı ile tanımlanan bir peyzajla karşılaştırıyor. Kentsel yeniden uyanış fikrini aktaran sergi tasarımı ile giyime dair bir yapım ve söküm arayışına giriyor.

Yinka Shonibare CBE, “Diary of a Victorian Dandy: 17.00”, 1998’de fotoğraflandı, 2012’de basıldı. (Fotoğraf: Sanatçının ve Stephen Friedman Gallery’nin izniyle, Londra)

Yinka Shonibare CBE, “Diary of a Victorian Dandy: 17.00”, 1998’de fotoğraflandı, 2012’de basıldı. (Fotoğraf: Sanatçının ve Stephen Friedman Gallery’nin izniyle, Londra)

Finalde ise, Quentin Jones’un yönettiği bir film kısmen aynalı duvarda gösterilirken ziyaretçi de yansıyan görüntüsü ile serginin bir parçası oluyor.


Serginin Final bölümü yerleştirmesi, (Victoria and Albert Museum’un izniyle, Londra)

Edward Crutchley, İlkbahar-Yaz Kreasyonu 2022
(Fotoğraf: Chris Yates. Model: Siddharta Van Der Sluis. Edward Crutchley ‘in izniyle.)

 Sergide, Timothée Chalamet, Sam Smith, David Bowie ve Marlene Dietric gibi tanınmış isimler tarafından giyilmiş, ikili cinsiyetin ötesine geçen kıyafetler dikkat çekiyor. Yakın tarihin en çok konuşulan “3 elbisesi” de yine bu sergide bir araya geliyor:

- 2019 yılı Oscar Töreni’nde Billy Porter’ın giydiği smokin elbise,
- 2020 yılında Alessandro Michele tarafından Gucci için özel olarak tasarlanan ve Harry Styles’ın taşıdığı elbise ve
- 2021 yılında Ru Paul’s Drag Race UK’in sezonu için Ella Lynch tarafından tasarlanan ve Bimini Bon Boulash’ın giydiği gelinlik.

Tasarım, moda, sinema ve mimarlık gibi birçok disiplini bir araya getiren “Fashioning Masculinities: The Art of Menswear”  6 Kasım 2022 tarihine kadar Victoria and Albert Museum’da ziyaret edilebilir.

Sergi hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.